Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/5977 E. , 2017/14615 K.
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
-İşyeri İhtiyacı Nedeniyle Tahliye
-İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davasında, Tahliye Tehdidi Davacı Tarafından İleri Sürülmediği Takdirde Mahkeme Tarafından Resen Dikkate Alınamaz.
Taraflar arasındaki tahliye davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı, davalının kiracı olduğu taşınmazı 11/12/2014 tarihinde satın aldığını, taşınmazın işyeri ihtiyacı nedeniyle satın alındığının ihtarname ile davalıya bildirildiğini, tekstil işi ile uğraşan davacının başka taşınmazda kiracı olması nedeniyle iş yeri olarak kiralanana ihtiyacı bulunduğunu iddia ederek davalının tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının yeni iktisap ve gereksinimi nedeniyle davalının kiralanandan TBK’nun 351. maddesi gereğince tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Borçlar Kanununun 350/1 ve 351. maddesine göre işyeri ihtiyacına dayalı olarak açılan tahliye davalarında ihtiyaçlının kirada olması halinde ihtiyacın varlığının kabulü için ihtiyaçlının ya tahliye tehdidi altında bulunması veya kiralananın yapılacak iş için daha üstün nitelikte olması, en azından halen iş yapılan yerle eşdeğer nitelikte bulunması gerekir. Eşdeğerlik durumu varsa mülkiyet hakkına üstünlük tanınmalıdır. Bu iki halden birisinin varlığı ihtiyacın kabulü için yeterlidir. Her iki halin birlikte olması gerekmez. Tahliye tehdidinin varlığı davacı tarafından ileri sürülmemiş ise mahkemece kendiliğinden nazara alınamaz. Oysa kiralananın halen iş yapılan yerden üstün olduğu ileri sürülmemiş olsa bile ihtiyaç iddiasının içinde bu husus da mevcut olduğundan mahkemece uzman bilirkişi aracılığıyla keşif yapılarak kıyaslama suretiyle bu hususun belirlenmesi gerekir.
Davacı taraf halen kirada olduğunu beyan etmekle birlikte tahliye tehdidi altında olduğu ileri sürülmemiştir. Bu nedenle mahkemece yukarıda açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda dava konusu kiralananın, davacının halen kiracı olduğu bildirilen işyerlerine nazaran daha üstün vasıfta olup olmadığı mahallinde mukayeseli keşif yapılarak belirlenmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.