Anız Yakma Suçu – Orman Yangını Tehlikesine Sebebiyet Verilmesi – Yakılan Anızın Ormana Olan Mesafesinin Suç Vasfını Değiştirmesi
19. Ceza Dairesi 2021/2529 E. , 2021/5616 K.
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 6831 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
6831 sayılı Kanun’un 110/2. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 76/d maddesinde düzenlenen anız yakma suçunun oluşabilmesi için anız kabul edilebilecek ot, çalılık, hasat sonrası tarlada arta kalan ürün sapları vs. gibi bitki örtüsünün en yakın ormanlık alana 4 kilometreden daha az mesafede bulunması ve kasten yakılmış olması gerektiği, dosya kapsamından ise sanığın tarlasında topladığı otları kestikten sonra kenarda biriktirip yaktığı anlaşılmakla sanık tarafından çıkarılan ateşin büyümesi sonucu çıkan yangının, ormanlık alana ulaşmadan söndürüldüğü olayda, sanığın eylemi, anız yakma suçunu oluşturmayıp yakılan ateşin orman sahasına 2550 metre mesafede bulunması nedeniyle orman yangını tehlikesi oluşturduğundan eylemin TCK’nin 171/1-a maddesinde düzenlenen genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması suçuna vücut verdiği gözetilmeyerek suç vasfının belirlenmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
1-Anayasanın 141, CMK’nin 34 ve 230. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet Savcısını ve herkesi inandıracak ve Yargıtay denetimine imkan verecek biçimde olması gerekir. Yargıtay’ın gerekçelerde tutarlılık denetimini yapabilmesi için; kararın dayandığı tüm verilerin, bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ile mağdur ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin, hangi anlatımın ne gerekçeyle diğerine üstün tutulduğunun açık olarak hükmün gerekçesine yansıtılması ve mahkemece ulaşılan vicdani kanı sonucunda sanığın hangi fiillerinin suç sayıldığı açıklandıktan sonra kabul edilen bu fiillerin hukuki nitelendirilmesinin yapılması, cezada artırım ve indirim gerektiren nedenlerin kanuni bağlamda tartışılması gerekirken, açıklanan bu hususlara uyulmayarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına atıf yapılarak gerekçesiz hüküm kurulması,
2-Sanık hakkında 6831 sayılı Kanunun 110. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken uygulanan kanun maddesinin ilgili fıkrasının gözetilmemesi,
3-Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
4-18.03.2016 tarihinde açıklanan hükümde, kendisini vekil ile temsil ettiren katılan idare lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre 03.04.2009 tarihli hükümde karar altına alınan vekalet ücretinin mahsup edilmesi suretiyle vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. Maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 25/05/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.