Göçmen Kaçakçılığı Suçunda Yanlış Şekilde Zincirleme Suç Hükümlerinin Uygulanması

Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/26 E. 2015/114 K. 09.04.2015 T.

Farklı zamanlarda ve yenilenen kasıtlar altında birden fazla göçmen kaçakçılığı eylemlerinin ayrı suçları oluşturduğu nazara alınmadan, göçmen kaçakçılığı suçundan bir kez uygulama yapılıp zincirleme suç hükümleri uygulanarak eksik ceza tayin edilmiş ise de, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma yapılamayacağı…

Mülteci Hukuku

Hırsızlık Suçunda Ayakkabı İzlerinin Tam Olarak Uyuşmaması

17. Ceza Dairesi 2015/24920 E. , 2017/7139 K.
16.08.2013 tarihli expertiz raporuna göre, suça sürüklenen çocuk …'ya ait olduğu belirtilen bir çift
ayakkabıdan elde edilen mukayese ayakkabı izlerinin işyerinden hırsızlık olayından elde edilen kısmi
ayakkabı izi ile yapılan karşılaştırılmasında aralarında klasik özellikler (tip, dizayn, desen vb)yönünden
uygunluklar bulunduğunun görüldüğü, raporun devamında, hırsızlık suçunun işlendiği olay yerindeki
kısmi ayakkabı izinin suça sürüklenen çocuğa ait bir çift spor ayakkabı izi ile oluşturulmuş olmasını
mümkün kılmakta ise de olay yerinden fotoğraflanan suç konusu ayakkabı izinin yeterli karakteristik
özellikler (kopma, yıpranma gibi sonradan oluşan ve kesşn irtibatlandırmayı sağlayan izler)ihtiva
etmemesi nedeniyle daha kesin bir kanaat beyanı mümkün olmadığının bildirildiğinin anlaşılması
karşısında, atılı suçları işlediğine dair kuşkudan uzak, kesin, inandırıcı kanıtlar bulunmadığı
gözetilmeden, yüklenen suçlardan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

Güneş Legal Hukuk ve Danışmanlık
Güneş Legal Av. Dr. Umut Güneş ve Av. Şule Güneş

Göçmen Kaçakçılığı Suçu ve Başkasıan Ait Kimlik Ya da Kimlik Bilgilerinin Kullanılması Suçu

21. Ceza Dairesi 2016/524 E. , 2016/1422 K.

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
HÜKÜM : Beraat

Temyizin kapsamına göre; sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan beraat hükmüne hasren yapılan incelemede;
Olay günü yapılan ihbar üzerine sanığın göçmen kaçakçılığı eylemini gerçekleştirmek isterken sahilde yakalandığı, üzerinde sahte olarak düzenlenmiş … adına kayıtlı nüfus cüzdanı çıktığı, sanığın gerçek kimliğini açıklamadığı ve tüm soruşturma evraklarının … adına düzenlendiği, ancak parmak izi raporundan sonra sanığın gerçek kimlik bilgilerinin tespit edildiği somut olayda; sanığın göçmen kaçakçılığı suçundan kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla bu yola başvurduğu anlaşıldığından, sanığa yüklenen başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun tüm unsurları itibariyle oluştuğu gözetilmeden, somut olayda uygulanma imkanı bulunmayan TCK’nun 42. maddesi uygulanmak suretiyle, yazılı şekilde sanığın beraatine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 17.02.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.

Başkasına Ait Gerçek Pasaportla Göçmen Kaçakçılığına Kalkışma – Özel Kast Yokluğu – Teşebbüs Hükümleri

9. Ceza Dairesi 2014/4282 E. , 2014/7389 K.

“İçtihat Metni”
Tebliğname No : 9 – 2014/103508
Mahkemesi : Pendik1. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 19.09.2012
Numarası : 2010/641 – 2012/977
Suç : Göçmen kaçakçılığı

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Göçmen kaçakçılığı suçunun oluşabilmesi için, “Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan; Türk vatandaşının yurt dışına çıkmasına imkan sağlanasının” gerektiği,
Somut olayda, sanığın, oğlu E. E. K.’a ait pasaportla 2001 doğumlu mağdur A. A.’ı Almanya da bulunan ailesine götürmek isterken havalimanı pasaport çıkış kontuarlarında yakalanması şeklindeki eyleminde “sanığın doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde ettiğine veya bu maksatla atılı eylemi işlediğine” dair mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden yüklenen suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de;
a- Suç tarihi itibariyle, 6008 sayılı Kanunun 6. maddesi ile TCK’nın 79/1. maddesine eklenen cümle yürürlükte bulunmadığından sanığın havalimanı pasaport çıkış kontuarlarında yakalanması şeklindeki olayda, suçun teşebbüs aşamasında kaldığı ve tayin olunan temel cezada TCK’nın 35/2. maddesi uyarınca indirim yapılması gerektiği gözetilmeden eylemin tamamlanmış suç kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayini,
Mahkemece cezanın asgari hadden tayin edileceğinin kabul edilmesine rağmen hükmedilen temel adli para cezasının TCK’nın 52/1. maddesi uyarınca 5 gün yerine 30 gün olarak fazla tayini,
Kanuna aykırı, Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 18.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkasına Ait Gerçek Pasaportla Sınır Kapısında Yakalanma – Göçmen Kaçakçılığı Suçu

9. Ceza Dairesi 2013/15751 E. , 2014/2756 K.

“İçtihat Metni”
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Göçmen kaçakçılığı
Hüküm : TCK’nın 79/1-b, 62, 52/2-4, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
01.03.2008, 19.04.2008, 20.08.2008, 26.09.2008 tarihlerinde kimliği tespit edilemeyen 4 ayrı şahsı kızları… ve …’e ait pasasportlarla yurt dışına çıkaran, 29.04.2009 tarihinde de … isimli bayanı kızı …’ya ait pasaportla yurt dışına çıkarmaya çalışırken yakalanan sanığın eylemlerinin yenilenen kastı nedeniyle beş ayrı suç oluşturacağı gözetilmeden tek suç kabul edilmesi suretiyle eksik ceza tayini aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 12.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Göçmen Kaçakçılığı Suçu – Suçun Tanımı – Müsadere Koşulları – Eksik İnceleme

“İçtihat Metni”

KARAR

Göçmen kaçaklığı suçlarından sanıklar … ve …’ın mahkumiyetine dair … Asliye Ceza Mahkemesi’nce verilen … gün ve … karar sayılı hükümlerin sanık … ve sanık … müdafisi tarafından temyizi üzerine, Dairemizin …. gün ve … karar sayılı ilamı ile düzelterek onama yönündeki kararına karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının … gün ve … sayılı itiraz yazısı ile itiraz etmesi üzerine dosya Daireye gönderilmekle incelendi;
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ilgili itiraz yazısında özetle;
Sanıkların, …’li göçmenlerin TCK’nın 79/1-b maddesinde yazılı “Türkiye’de bulunan yabancıların yurt dışına çıkmasına imkan sağladıkları” konusunda yasal ve yeterli delil elde edilemediği gözetilmeden mahkumiyet kararı verilmesi; bunun dışında suçta kullanılan sanık …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile sanık …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın iyi niyetli üçüncü kişi …’a ait olup olmadığına ilişkin hukuki değerlendirme yapılmadan yetersiz gerekçeyle müsadere kararının verilmesi usul ve yasaya aykırılık oluşturduğu dosya kapsamından anlaşılmakla, denilerek hükmün onanması talep edilmiştir.
II- İTİRAZIN KAPSAMI
İtiraz; sanıklar … ve … hakkında göçmen kaçakçılığı suçundan verilen mahkumiyet kararlarının sübutu konusunda yeterli delil elde edilip edilemediğine ve mahkumiyet kararının isabetli olup olmadığı ile müsadere kararına ilişkindir.
III- KARAR
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP, DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanıklara yükletilen göçmen kaçakçılığı eylemleri neticesi kurulan mahkûmiyet hükümlerinin sanıklar tarafından temyizi sonrası, Dairemizin düzelterek onama ilamında belirtilen hususlar dışında; Yerel Mahkemece delillerin tartışılıp takdir edilmesi sonucu verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dairemizin …gün ve … sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE, 6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na GÖNDERİLMESİNE, … tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY

I-OLAY:
Sanıklar hakkında Göçmen kaçakçılığı suçlarından Yerel Mahkeme tarafından kurulan TCK’nın 79/1, 62/1, 53, 52/2, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 2’şer yıl 6’şar ay hapis cezası, 5000 TL APC, Hak yoksunluğu, Para cezasının taksitlendirilmesi ve Müsadereye ilişkin Hükümlerin Dairemizce DÜZELTİLEREK ONANMASINA, karar verilmiştir.

II-DELİLLER:
A)HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
“… 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Göçmen Kaçakçılığı başlıklı 79. maddesine göre;
‘(1)Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddî menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan;
a)Bir yabancıyı ülkeye sokan veya ülkede kalmasına imkân sağlayan,
b)Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkân sağlayan,
kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(2)Bu suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
(3)Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Söz konusu maddenin gerekçesinde, Türkiye tarafından da onaylanan ‘… Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ ve ‘… Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek Kara, Deniz ve Hava Yoluyla Göçmen Kaçakçılığına Karşı Protokol’ hükümlerinin gereğini yerine getirmek üzere ceza kanununda yer almıştır.
Maddî menfaat sağlamak üzere, genellikle suç örgütleri marifetiyle göçmenler başka ülkelere kaçırılmakta, yasal olmayan yollarla ülkeye sokulmakta ve bu örgütlerin eline düşen çaresiz insanlar, büyük ve bazen yaşam ve beden bütünlükleri bakımından onarılamayan zararlara uğrayabilmektedirler.
Maddenin birinci fıkrası göçmen kaçakçılığı suçunu oluşturan seçimlik hareketler tanımlamaktadır: Tanıma göre, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddî menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollarla bir yabancıyı ülkeye sokmak veya ülkede kalmasına imkân sağlamak ya da Türk vatandaşı veya yabancının ülke dışına çıkmasına imkân sağlamak, seçimlik hareketli suç olarak tanımlanmıştır.
Bu itibarla, yasal olarak yurda girmiş olmakla beraber, Türkiye’de sürekli olarak oturmalarına yetkili mercilerce karar verilmemiş yabancıların ülkede kalmalarına imkân sağlamak da, bu suçu oluşturacaktır.
Suçun manevî unsuru, fiilin ‘Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddî bir yarar elde etmek maksadıyla’ işlenmesidir. Suçun oluşması için, bu maksadın varlığı gerekli ve yeterlidir; ancak menfaatin elde edilmiş olması gerekmez. Bu unsur, suçu örneğin terör maksadıyla bazı kişileri ülkeye sokmak fiillerinden ayırmak olanağını vermektedir. Kaldı ki, bu suçta asıl mağdurlar, çaresizlik ve yoksullukları nedeniyle kendilerine bir ekmek kapısı açmak için çabalayan insanlardır.
İkinci fıkrada, göçmen kaçakçılığı suçunun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, verilecek cezaların yarı oranında artırılması öngörülmüştür.
Maddenin son fıkrasında, bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel kişi hakkında da bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacağı öngörülmüştür.
Bu suç ile, korunmak istenen hukuki yarar karma nitelik taşır. Bir taraftan mağdur veya mağdurların malvarlığı ve vücut bütünlükleri korunurken, diğer taraftan kamu düzeni, kamu ekonomisi ve uluslararası toplum düzeni, insan haysiyetinin dokunulmazlığı ve kişi hürriyeti korunmaktadır.
Göçmen Kaçakçılığı suçunun maddi unsuru, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddî menfaat elde etmek amacıyla, yasal olmayan yollardan;
Bir yabancıyı ülkeye sokmak veya,
Ülkede kalmasına imkân sağlamak veya
Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkân sağlamaktan ibarettir.
Göçmen kaçakçılığı suçu seçimlik hareketli bir suçtur. Bu fiillerden birinin gerçekleştirilmesi suçun oluşması için yeterlidir. Anılan hareketlerden birden fazlasını gerçekleştirilmesi de bir suç oluşturur. Ayrıca bu suç, serbest hareketli bir suçtur.
Fiilin gerçekleştirilme şekli önemli değildir. Bu maddede geçen ülke, Türkiye’dir. Türkiye ülkesi, Türk topraklarından (kara ülkesi), nehir, göl, içdeniz liman gibi iç sulardan, kara sulardan (deniz ülkesi), ve bunların üzerinde bulunan hava tabakasından (hava ülkesi) oluşur. Farazi anlamda ülkeyi oluşturan yerler, göçmen kaçakçılığı anlamında ülke sayılmayacak, buraya yabancının getirilmesi ile suç oluşmayacaktır.

Göçmen kaçakçılığında maddi unsur olarak belirlenen ülkeye sokmak, Pasaport Kanunu hükümlerine göre, elinde giriş için gerekli (pasaport ve pasaport yerine geçen ve bunlara ilaveten vize gibi alınması gereken) belge olmadan ve/veya ülkeye giriş için açılmış bulunan kapılar kullanmadan bir başkasını ülkeye dâhil etmek, almak, getirmek hususlarım ifade eder.
Suçun diğer bir öğesi de Ülkede kalmasına imkân sağlamaktır, usulüne uygun olarak ülkeye girmeyenler için ya da ülkeye mevzuata uygun olarak girmiş olup, ülkede kalma için gerekli izinler alınmadan, çalışma veya ikamet tezkeresi bulunmadan, ülkeden sınır dışı edilmemelerini sağlamak için kaçak göçmenlere yönelik yapılan her türlü faaliyeti kapsamaktadır. Yasal olarak yurda girmiş olmakla beraber, Türkiye’de sürekli olarak oturmalarına yetkili makamlarca karar verilmemiş yabancıların ülkede kalmalarına imkân sağlamak için örneğin, yasal olmayan yollardan oturma izni, kimlik vb. belgelerin temin edilmesi, göçmenlerin yakalanmamaları için saklanma veya barınmalarının temin edilmesi, iş verilmesi diğer koşulların da varlığı halinde bu suçu oluşturabilecektir.
Bu seçimlik hareketin konusunu, yalnızca yabancılar oluşturur, Türk vatandaşı olan bir kimsenin, ülkemizde kalmasına imkân sağlama suçunu oluşturmasına olanak yoktur.
Çıkmaya imkân sağlamak da bir Türk veya yabancının Pasaport Kanunu hükümlerine göre elinde çıkış için belge olmadan veya ülkeden çıkış için açılmış bulunan kapılar kullanılmadan veya Pasaport Kanunu’nun 22. maddesi veya CMK hükümlerine göre ülkeden çıkması yasaklanan bir kimseyi ülke dışına çıkarmaktır. Örneğin, göçmenlerin tekneye bindikleri sırada veya Meriç Nehrine yakın bir noktada, tıra kaçak olarak bineceği gümrük sahasında veya bindiği gemi henüz hareket etmeden yakalanması şeklinde gerçekleşen eylemler atılı suçu oluşturacaktır.
Bu suçun oluşması için, suça konu göçmenlerin herhangi bir zarar görmeleri, ölmeleri, yaralanmaları, fiziksel acı çekmeleri gerekli değildir. Bu nedenle anılan suç, bir zarar suçu değil, soyut tehlike suçu görünümündedir.
Göçmen kaçakçılığı, “Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddî menfaat elde etmek maksadıyla,”ya da bir başka anlatımla, kastla işlenebilen bir suçtur. Sözü edilen maksadın maddi menfaat elde etme olması, bu suçu başka suçlardan ayıran bir özelliktir. Suçun tamamlanması için maddi menfaatin temin edilmesi gerekli değildir, anlaşmanın bulunması yeterlidir. Ayrıca maddi menfaatin bizzat faile yapılmış olması da zorunlu değildir, bir başkasına maddi menfaat temin edilmesi durumunda da bu suç oluşur.
Göçmen kaçakçılığı suçunun taksirle işlenmesinin Kanun tarafından açıkça düzenlemediği, bu nedenle Göçmen Kaçakçılığı suçu taksirle işlenemez.
B)İNCELENEN DOSYADA:
Sanıklar hakkında Göçmen kaçakçılığı suçundan dolayı … tarihli …. esas nolu iddianame ile TCK’nın 79/1 ve 53/1. maddeleri uyarınca … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kamu davasının açıldığı, … Asliye Ceza Mahkemesi tarafından ise; … tarihli … nolu karar ile TCK’nın 79/1, 62, 53 ve 52. maddeleri gereğince sanıklar hakkında ayrı ayrı 2 yıl 6 ay hapis 5000 TL Adli Para Cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği, suçun mağdurları olan Göçmenlerin tesbit edilemediği, dosya içerisinde herhangi bir beyanlarının bulunmadığı,
Sanık …’ın sabıka kaydında 765 sayılı TCK’nın 493/2, S 62, 65/3, 522, 523, 647 SA 4 ve 6. maddelerinde sabıkasının bulunduğu,
Sanık …’ın sabıkasının olmadığı,
Sanık … Kollukta vermiş olduğu savunmasında özetle …uyruklu 16 kişiyi … ilçesi …’ye serbest gezdiklerini düşünerek getirdiğini belirttiği,
Sanık … kollukta vermiş olduğu savunmasında özetle; sanık …’ın teklif etmesi ile 16 uyruklu kişiyi …’ye getirip şoförlük yapmayı kabul ettiğini,
Sanık … Mahkeme aşamasındaki savunmasında, özetle, aracının üzerinde günlük işlere gidilir ibaresinin olduğunu, Suriye uyruklu kişilerin tarım işçisi olduğunu söyledikleri için …’ye getireceğini belirterek suçlamaları kabul etmediği,

Sanık … Mahkeme aşamasındaki savunmasında, sanık …’ın istemesi ile Suriye uyruklu kişileri …’ye götürmek için hazırlık yaptığını belirterek suçlamaları kabul etmediği görülmüştür.
C)Dosya kapsamı tüm açıklamalar ile birlikte değerlendirildiğinde;
Sorun: Sanıkların Göçmen kaçakçılığı suçunu işlediklerine dair yeterli delil bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Kolluk aşamasında ve Mahkeme aşamasında, suçun mağduru olan Göçmenlerin yakalanamamaları sebebiyle beyanlarının bulunmaması,
Sanıkların savunmalarına göre eylemlerinin Suriye uyruklu yabancı mağdurların ülke içinde nakil olduğu kabul edilmesi halinde ise, Sanıkların savunmalarında Suriye uyruklu yabancı olduğunu açıkladıkları, ifadeleri alınamayan mağdurların Geçici Koruma Yönetmeliği çerçevesinde geçici koruma statüsü altında olup olmadıklarının belirlenmemesi,
Sanık …’ın savunmasında, Suriye uyruklu olduğunu düşündüğü kişilerin tarım işçisi olduklarını söyledikleri için Çanakkale’ye getirdiğini belirterek suçlamaları kabul etmemesi,
Sanık …’ın savunmasında, sanık …’ın teklif etmesi ile sadece araçta şoförlük yaptığını belirterek suçlamaları kabul etmemesi,
Sanıkların kullandıkları araçta Yargıtay …Ceza Dairesinin yerleşik kararlarında belirtildiği üzere tesbit edilemeyen göçmenleri Yurt dışına çıkarmakta kullanılan bot, can yeleği, deniz küreği vb. Herhangi bir delilin bulunmaması karşısında,
Göçmen kaçakçılığı suçunda kullanılmaları nedeniyle müsaderesine karar verilen araçların gerçek maliklerinin araştırılamadığı, bu kişilerin iyi niyetli 3. kişi olup olmadığına dair herhangi bir değerlendirme yapılmadan eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle müsadere kararı verilmesi karşında;
Sanıklar hakkında şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca Göçmen kaçakçılığı suçundan delil yetersizliği sebebiyle beraat kararı verilmesi gerekirken, yeterli delil olmadan yazılı şekilde mahkumiyet ve müsadere kararı verilmiştir.
D)SONUÇ:
Yukarıda belirtilen gerekçelerle;
Sanıklar … ve … hakkında …Asliye Ceza Mahkemesi tarafından …tarihinde … sayılı Mahkumiyet kararının “BOZULMASINA” karar verilmesi gerekirken “DÜZELTİLEREK ONANMASINA” karşıyız. …

Faili Olmayan Suçta Şeriklik de Mümkün Değildir

5. Ceza Dairesi 2016/1586 E. , 2020/7193 K.
TCK'nın 235. maddesinde ihaleye fesat karıştırma halleri yasa koyucu tarafından tahdidi olarak
sayılmış olup, maddede sayılan seçimlik hareketlerin ya da faillik durumunun genişletilmesinin anılan
Yasanın 2. maddesindeki kanunilik ilkesine aykırılık teşkil edeceği, madde metni gerekçesiyle birlikte
incelendiğinde; 2. fıkranın "a" ve "b" bentlerinde sayılan hallerde ihale sürecinde görev alan ilgili
görevlilerin, "d" bendinde belirtilen halde ise ihaleye katılan ya da katılmak isteyen kişilerin suçun faili
olabileceği, dolayısıyla söz konusu suçun özel faillik niteliği taşıyan kimselerce işlenebileceği, bu
itibarla 5237 sayılı TCK'nın 40/2. maddesine göre özgü suç niteliğinde olan, bu nedenle dolaylı failliğe
elverişli bulunmayan ve TCK'nın 235/2-(a-2) maddesi uyarınca ihale sürecinde görevli kişiler
tarafından işlenebilen ihaleye fesat karıştırma suçunun ihaleye teklif veren sanık tarafından
işlenemeyeceği, bu suça iştirak eden diğer kişilerin azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu
tutulabilecekleri, somut olayda ise sahte vergi ve SGK borcu yoktur belgelerini teslim alan, ödeme
emirlerini düzenleyen kamu görevlileri hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği,
faili olmayan suçta şeriklik de mümkün olamayacağından sanığın eyleminin ihaleye fesat karıştırma
suçunu teşkil etmeyeceği nazara alınarak yüklenen suçtan beraati yerine mahkumiyetine karar
verilmesi,

Güneş Legal Hukuk ve Danışmanlık
Güneş Legal Av. Dr. Umut Güneş ve Av. Şule Güneş

Sahte Belge İle İhaleye Fesat Karıştırma Seçimlik Hareketi Açısından Özgü Suç Açısından Cezai Sorumluluk Alanının Genişletilemeyeceği

5. Ceza Dairesi 2020/3632 E. , 2021/30 K.

Ceza yargılaması sonucunda mahkumiyet kararı verilebilmesi için suç oluşturan fiilin sanıklar
tarafından işlendiğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak, herkesi inandıracak biçimde kanıtlanması ve
şüphenin masumiyet karinesinin gereği olarak sanıklar lehine değerlendirilmesi gerektiği (Anayasa m.
38/4, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m. 6/2, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi m. 11, Medeni ve
Siyasi Haklar Sözleşmesi m. 14/2) ancak sanıkların ve tanık …'ın aşamalarda değişmeyen savunma ve
beyanları ile tüm dosya kapsamından sanık …'ın fiilen firma işleriyle ilgilenmediğinin anlaşılması
karşısında, adı geçen sanığın söz konusu belgelerin sahte olduğunu bildiğine ve üzerine atılı ihaleye
fesat karıştırma ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğine dair kesin, inandırıcı ve yeterli delil
bulunmadığı, savunmasının aksine iddianın şüpheli kaldığı, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince
de beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde
hakkında mahkumiyet hükümleri kurulması, diğer taraftan TCK'nın 235. maddesinde ihaleye fesat
karıştırma halleri yasa koyucu tarafından tahdidi olarak sayılmış olup, maddede sayılan seçimlik
hareketlerin ya da faillik durumunun genişletilmesinin anılan Yasanın 2. maddesindeki kanunilik
ilkesine aykırılık teşkil edeceği, madde metni gerekçesiyle birlikte incelendiğinde; 2. fıkranın "a" ve
"b" bentlerinde sayılan hallerde ihale sürecinde görev alan ilgili görevlilerin, "d" bendinde belirtilen
halde ise ihaleye katılan ya da katılmak isteyen kişilerin suçun faili olabileceği, dolayısıyla söz konusu
suçun özel faillik niteliği taşıyan kimselerce işlenebileceği, bu itibarla 5237 sayılı TCK'nın 40/2.
maddesine göre özgü suç niteliğinde olan, bu nedenle dolaylı failliğe elverişli bulunmayan ve TCK'nın
235/2-(a-2) maddesi uyarınca ihale sürecinde görevli kişiler tarafından işlenebilen ihaleye fesat
karıştırma suçunun ihaleye teklif veren sanık tarafından işlenemeyeceği, bu suça iştirak eden diğer
kişilerin azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilecekleri dikkate alındığında kamu
görevlileri hakkında açılmış bir kamu davası bulunmaması, faili bulunmayan suça şerikliğin mümkün
olmaması gözetilerek unsurları oluşmayan ihaleye fesat karıştırma suçundan dolayı sanık …'ın
beraatine karar verilmesi gerektiği halde yanılgılı değerlendirme sonucu atılı suçtan mahkumiyetine
karar verilmesi, ayrıca YCGK'nın 14/10/2003 tarihli ve 232-250 sayılı Kararında belirtildiği üzere,
sahtecilik suçlarında belgenin sahte olup olmadığının, sahte ise iğfal kabiliyeti bulunup
bulunmadığının tespitinin hakime ve mahkemeye ait bir husus olması nedeniyle sanık … tarafından
düzenlendiği belirtilen sahte belge aslının huzurda incelenip, yapılan gözlemin zapta geçirilmesi, bu
durumun gerekçeli kararda tartışılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma
sonucu sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,

Güneş Legal Hukuk ve Danışmanlık
Güneş Legal Av. Dr. Umut Güneş ve Av. Şule Güneş

İhaleyi Yapan Kurumun İhaleye Sahte Belge Sunulması Suretiyle İhaleye Fesat Karıştırma Yargılamalarına Katılan Olarak Kabul Edilmesi Gerekir

15. Ceza Dairesi 2017/37656 E. , 2020/12743 K.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın sanık … tarafından okullara temizlik hizmeti vermek için sunulan teklif
dosyalarına sahte prim borcu yoktur yazısı sunmak ve ihaleye fesat karıştırma suçlarından doğrudan
doğruya zarar gören olup bu suçlarla sınırlı olarak davaya katılma hakkı olduğu tespit edilmekle, resmi
belgede sahtecilik ve ihaleye fesat karıştırma suçları yönünden Milli Eğitim Bakanlığı’nın katılan olarak
kabulü ile

Güneş Legal Hukuk ve Danışmanlık
Güneş Legal Av. Dr. Umut Güneş ve Av. Şule Güneş

Nitelikli Dolandırıcılık Suçunda Görevli Mahkeme Ağır Ceza Mahkemesidir

15. Ceza Dairesi 2014/12701 E. , 2017/733 K.
Sanığın, kendisini Emniyet Müdürü … olarak tanıtıp, “narkotik çocuklar için yardım talebimiz var, bir
takımı 200 TL olmak üzere size bayrak ve ajanda gönderelim” dediği, daha sonra yapılan araştırmada
gerçeğin ortaya çıktığı, böylece sanığın, müştekiden haksız menfaat temin etmeye çalışmak suretiyle
dolandırıcılığa teşebbüs suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
Sanığın, kendisini kamu görevlisi olarak tanıtmak suretiyle dolandırıcılığa teşebbüs ettiğinin iddia
olunması karşısında, bu eylemin, 24/11/2016 tarih ve 6763 sayılı Kanun’un 14. maddesiyle eklenen
5237 sayılı TCK'nın 158/1-l maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup
oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdir ve değerlendirmesinin üst dereceli Ağır ceza mahkemesine
ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde
sanığın mahkûmiyetine hükmolunması,

Güneş Legal Hukuk ve Danışmanlık
Güneş Legal Av. Dr. Umut Güneş ve Av. Şule Güneş